× Mental Revolution
Provoco Omnia
Pazar, Ocak 17, 2016
kendimi okyanusun ortasında dalgalarla yıllardır boğuşuyor gibi hissediyorum. aslında bakarsan gerçekten de öyle. hiç kimse yok. hissetmenin nasıl bir şey olduğunu unuttum. heyecanın. o kadar uzun süredir boğuşuyorum ki savaşmaktan yoruldum artık. ama o filika bir türlü gelmiyor. artık kendimi sulara bırakmak o kadar kötü görünmüyor.
Cumartesi, Aralık 12, 2015
geçmişe dair bir küçük şiir.
ben ölenlere hiç üzülmedim, gidenlere... benim içimi acıtan geride kalanlar.
onlar tüm anılarını kalplerindeki boşluğun ağırlığıyla taşımak zorundalar.
sana ait yegane şeyi kaybettikten sonra
deryadaki fırtınadan kurtulmanın ne anlamı var.
öbür dünyadan korkmalısın diyorlar,
bu dünyadan daha muhteşem cehennem mi var.
bir kere aklım gidip geldi, ikincisinde hiç geri gelmeyebilir.
ama olsun, bazen daha iyi şeyler için bir şeylerin yıkılması gerekir.
ilişkilerde söyleyemediğini şarkılarda söylesen ne değişir?
belki de aşk, kalbin parçalanması gibi bir şeydir.
istediğin şey olmaya çok yakın, ama hala istediğin şey değil.
yakın bile değil, birazcık bile değil. hiç değil.
hayır efendim sizin bahsettiğiniz sevmek değil.
asıl sevgi onu yeni uyanmış haliyle sevebilmektir.
dokunabilseydim yıldızına da kıymeti harbiyeni kaybetseydin
yine de umut edilen gün ışığı gibi seni bekler miydim?
gece sabaha varamaz da susarken yalnızlığım,
yeniden rüyamda görmemek için seni uyanık kalır mıydım?
tatlı bir esintiyle tel tel uçuşan saçların,
karla kaplı güzelliğine haizdi dağların,
sonbaharın çiseleriyle kıvrılan kirpiklerin,
yaşla kaplı kırılganlığına sahipti düşlerin.
göz alıcı ışıklar saçan gülümseyişin,
kalbimi ısıtışına benziyordu güneşin.
o sevdiği adamı anlattı, ben sevdiğim kadını dinledim,
bu kadar zor olabileceğini hiç kestirememiştim.
yaşama gözlerimi sen açtın, ben sevmeyi öğrendim senden.
şimdi onları kapamamı isteme benden.
belki gökyüzü, belki deniz...
belki de biraz kış güneşi gibiydiniz.
akete
onlar tüm anılarını kalplerindeki boşluğun ağırlığıyla taşımak zorundalar.
sana ait yegane şeyi kaybettikten sonra
deryadaki fırtınadan kurtulmanın ne anlamı var.
öbür dünyadan korkmalısın diyorlar,
bu dünyadan daha muhteşem cehennem mi var.
bir kere aklım gidip geldi, ikincisinde hiç geri gelmeyebilir.
ama olsun, bazen daha iyi şeyler için bir şeylerin yıkılması gerekir.
ilişkilerde söyleyemediğini şarkılarda söylesen ne değişir?
belki de aşk, kalbin parçalanması gibi bir şeydir.
istediğin şey olmaya çok yakın, ama hala istediğin şey değil.
yakın bile değil, birazcık bile değil. hiç değil.
hayır efendim sizin bahsettiğiniz sevmek değil.
asıl sevgi onu yeni uyanmış haliyle sevebilmektir.
dokunabilseydim yıldızına da kıymeti harbiyeni kaybetseydin
yine de umut edilen gün ışığı gibi seni bekler miydim?
gece sabaha varamaz da susarken yalnızlığım,
yeniden rüyamda görmemek için seni uyanık kalır mıydım?
tatlı bir esintiyle tel tel uçuşan saçların,
karla kaplı güzelliğine haizdi dağların,
sonbaharın çiseleriyle kıvrılan kirpiklerin,
yaşla kaplı kırılganlığına sahipti düşlerin.
göz alıcı ışıklar saçan gülümseyişin,
kalbimi ısıtışına benziyordu güneşin.
o sevdiği adamı anlattı, ben sevdiğim kadını dinledim,
bu kadar zor olabileceğini hiç kestirememiştim.
yaşama gözlerimi sen açtın, ben sevmeyi öğrendim senden.
şimdi onları kapamamı isteme benden.
belki gökyüzü, belki deniz...
belki de biraz kış güneşi gibiydiniz.
akete
Perşembe, Mayıs 01, 2014
Cuma, Nisan 04, 2014
Laf aramızda
Hiç gitmediğim ülkelerde adını ve dilini bilmediğim kadınlara asılmak, hiç kimseyi tanımadan kafama göre dolaşmak, paramın büyük kısmını kumarda kaybetmek istiyorum.
Her türlü bağlılık saçma ve anlamsız. Din, ülke, aile, sevgili, dost. Ret.
İnsan denen varlık dünyada kimseye ait olmayan toprakları parsellemiş ve vize diye bir şey çıkarmış. Otorite, devlet, kural. Senelerce dediklerini yapıp para kazanman gerektiğini söylüyorlar. Etrafındaki topluluk, okulunu bitirip iş bulmanı, askerliğini yapıp evlenmeni ve soyunu devam ettirmeni emrediyor. Senin ne istediğini umursayan yok. Ve sen de beynini ve iradeni o kadar kapatıyorsun ki, düşünmekten o kadar korkuyorsun ki tarihteki toz bile olamamak sana koymuyor bile. Çünkü sana öğrettiler, aynı bokun lacivertisin. Kpssyle devlete atan ve ay sonunu getirmeye çalışırken ölmeyi bekle. Daha mutlu bir hayat kim isteyebilir ki.
İleri gitmek istiyorsan, sırtından kimin çektiğine bakmayacaksın. İstediğin kadar bahane bulabilirsin, tek gerçek sebep senin cesaretsizliğin. Bu değişmeyecek.
Her türlü bağlılık saçma ve anlamsız. Din, ülke, aile, sevgili, dost. Ret.
İnsan denen varlık dünyada kimseye ait olmayan toprakları parsellemiş ve vize diye bir şey çıkarmış. Otorite, devlet, kural. Senelerce dediklerini yapıp para kazanman gerektiğini söylüyorlar. Etrafındaki topluluk, okulunu bitirip iş bulmanı, askerliğini yapıp evlenmeni ve soyunu devam ettirmeni emrediyor. Senin ne istediğini umursayan yok. Ve sen de beynini ve iradeni o kadar kapatıyorsun ki, düşünmekten o kadar korkuyorsun ki tarihteki toz bile olamamak sana koymuyor bile. Çünkü sana öğrettiler, aynı bokun lacivertisin. Kpssyle devlete atan ve ay sonunu getirmeye çalışırken ölmeyi bekle. Daha mutlu bir hayat kim isteyebilir ki.
İleri gitmek istiyorsan, sırtından kimin çektiğine bakmayacaksın. İstediğin kadar bahane bulabilirsin, tek gerçek sebep senin cesaretsizliğin. Bu değişmeyecek.
Perşembe, Aralık 26, 2013
Ben, sigaram ve şarkı listem en iyi arkadaşlarız.
İrade, çalışma ve sorumlulukla hiç geçinemeyiz.
Saat, gün ve gündüzün kim olduklarını hatırlamıyorum.
Hafızamdan son beş yıl falan silinmiş gibi. Asıl soru; ben ne yapıyorum?
Hep yabancı bir yer arayıp durdum. Şimdi her şey bana yabancı.
Seni hatırlayamıyorum. Aslında yoktun, değil mi?
Tanrıyla aynı fikirde değilim. Hatta herhangi bir fikirde bile değilim.
Peki bu beni onun kadar bencil yapar mı?
iç zannetmiyorum, bunca acının nedeni olacak kadar budala değilim.
Dünya benim olsa onu satmaz, bedavaya verirdim.
İrade, çalışma ve sorumlulukla hiç geçinemeyiz.
Saat, gün ve gündüzün kim olduklarını hatırlamıyorum.
Hafızamdan son beş yıl falan silinmiş gibi. Asıl soru; ben ne yapıyorum?
Hep yabancı bir yer arayıp durdum. Şimdi her şey bana yabancı.
Seni hatırlayamıyorum. Aslında yoktun, değil mi?
Tanrıyla aynı fikirde değilim. Hatta herhangi bir fikirde bile değilim.
Peki bu beni onun kadar bencil yapar mı?
iç zannetmiyorum, bunca acının nedeni olacak kadar budala değilim.
Dünya benim olsa onu satmaz, bedavaya verirdim.
Pazar, Kasım 03, 2013
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)