Pazartesi, Mayıs 27, 2013
Cumartesi, Mayıs 25, 2013
Perşembe, Mayıs 23, 2013
Bronz teninin üstüne düz, simsiyah, beline kadar uzanan saçların, buradayım diye bağıran kırmızı rujun, gayet dolgun göğüslerinin hatırı sayılır bir kısmını gösteren dekolten, hafiften transparan olan elbisenin altından beliren siyah sütyenin, vücut hatlarını muntazam bir şekilde ifşa eden pantolonunun altına giydiğin yüksek topuklu ayakkabılarınla toplu taşıma aracında ne işin var senin güzelim?
Salı, Mayıs 21, 2013
Cumartesi, Mayıs 11, 2013
Sigarayı Bırakma Duası
Sigarayı bırakma duası.
En kutsal babamız,
Bana vermiş olduğun seçeneği geri al.
İrade ve alışkanlıklarımın kontrolünü eline al.
Eylemlerin üzerindeki gücümü ellerimden çekip al.
Her davranışım senin kararın olsun.
Her yanlışım senin elinden çıksın.
Ve hala sigara içmeye devam edersem,
Bunu senin isteğin olarak kabul etmeme izin ver.
Amin.
En kutsal babamız,
Bana vermiş olduğun seçeneği geri al.
İrade ve alışkanlıklarımın kontrolünü eline al.
Eylemlerin üzerindeki gücümü ellerimden çekip al.
Her davranışım senin kararın olsun.
Her yanlışım senin elinden çıksın.
Ve hala sigara içmeye devam edersem,
Bunu senin isteğin olarak kabul etmeme izin ver.
Amin.
Hadi Bu Kötü Adama İyi Geceler Dileyin
Ne bakıyorsun ha? Hepiniz bir avuç pisliksiniz. Neden biliyor musunuz? Çünkü hiçbirinizin ne olmak istediğinize dönük bir içgüdüsü bile yok. Benim gibi insanlara ihtiyacınız var Benim gibi insanlara ihtiyacını var kii parmağınızı uzatıp; ”hey, işte kötü adam!" diyebilesiniz. Peki bu sizi ne yapıyor ha, iyi adam mı? Sizler iyi değilsiniz. Siz sadece nasıl saklanacağınızı ve yalan söyleyeceğinizi bilirsiniz. Benim öyle bir problemim yok. Ben her zaman doğruyu söylerim, yalan söylerken bile. O yüzden şimdi bu kötü adama iyi geceler dileyin, hadi! Çünkü, böyle bir kötü adamı son görüşünüz.
Neden Bay Anderson, Neden?
Neden bay Anderson, neden? Neden bunu yapıyorsun? Neden ayağa kalkıyorsun? Varlığını devam ettirmekten öte başka bir şey için mi savaştığına inanıyorsun? Bana bunun ne olduğunu söyleyebilir misin? Özgürlük mü, yoksa doğruluk mu? Belki de barıştır ha, sevgi olabilir mi? İlüzyonlar bay Anderson, algımızın yanılgıları. insan zekasının, anlamsız ve amaçsız varoluşunu meşrulaştırmak için denediği geçici idealler. Bunların hepsi de en az yaşadığımız dünya kadar yapay. Zaten sevgi gibi zavallı bir kavramı insan zekası icat edebilirdi. bunu görebilirsin, bu durumu kabullenmelisin. Kazanamazsın, amaçsızca dövüşmeye devam etmenin hiçbir anlamı yok. Neden bay Anderson, neden? Neden direniyorsun?
Tarihin Ortanca Çocukları
Yaşamış en güçlü ve en zeki adamları görüyorum karşımda. O potansiyeli görüyorum. Lanet olsun! Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde koşuyor, ihtiyacımız olmayan şeyleri alabilmek için nefret ettiğimiz işlerde çalışıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir amacımız ya da yerimiz yok. Ne büyük savaşı yaşadık, ne de büyük buhranı. Bizim savaşımız ruhani bir savaş. Buhramız, hayatlarımız. Hepimiz televizyon ile bir gün milyoner, film tanrısı ya da rock yıldızı olacağımıza inanarak büyütüldük. Ama olmayacağız. Bu gerçeği yavaş yavaş öğreniyoruz ve çok kızgınız.
Uyarı !
Eğer bunu okuyorsan, bu uyarı senin için. Bu anlamsız güzel baskılı kağıttan okuduğun her kelime hayatından harcanan diğer bir saniye demek. Yapacak başka işlerin yok mu? Hayatın gerçekten bu kadar boş mu da bu anları daha iyi geçirebileceğin bir yol düşünemiyorsun? Yoksa saygı ve inanç beslediğin otoriteyi ortaya koyanlardan çok mu etkilendin? Okuman gereken her şeyi okur musun? Düşünmen gereken her şeyi düşünür müsün? Sana alman gerektiği söylenen her şeyi satın alır mısın? Apartmanından dışarı çık. Karşı cinsten biriyle tanış. Lüzumsuz alışverişi ve mastürbasyonu bırak. İşinden ayrıl. Bir kavga başlat. Yaşadığını kanıtla. Eğer insanlığını ispat edemezsen, bir istatistik olarak kalacaksın. artık uyarıldın.
Bazı İnsanlar
İşler düzelmeye başlamadan önce hep kötüye gider.
İnsanı öldürmeyen şey tuhaflaştırır.
Ya kahraman olarak ölürsün ya da yeterince uzun yaşayıp bir haine dönüştüğünü görürsün.
Bir işi iyi yapıyorsan asla bedava yapmamalısın.
Peşine düşülmesi insanın net görmesini sağlar. Kaybetmeye dayanamayacağı şeyleri düşündürür insana. Ömrünün sonuna kadar kimle olmak istediğini.
Gecenin en karanlık anı şafaktan hemen öncedir.
Şu anda sana ihtiyaçları var ama olmadığında cüzamlı gibi dışlarlar seni. Onların ahlakı, yasaları kötü bir espri gibi. Ancak dünyanın izin verdiği kadar iyiler. İşler yolunda gitmediğinde şu medeni insanlar birbirlerini yer.
İnsanlar son anlarında gerçek yüzlerini gösterirler.
Bazen gerçek yeterince iyi değildir. Bazen insanlar fazlasını hak eder.
Arabaları kovalayan bir köpeğim. Arabayı yakalasam ne yapacağımı bilemem.
Delilik yerçekimi gibidir. Sadece hafifçe itmek gerekir.
Çarpık zamanlarda, düzgün insanlar olabileceğimizi sandın. Ama yanıldın. Dünya acımasız. Ve acımasız dünyanın tek ahlakı şanstır. Tarafsız. Önyargısız. Adil.
Her şey plana göre gittiğinde kimse paniklemiyor. Plan korkunç olsa bile. Yarın basına, bir çete üyesi vurulacak ve bir kamyon dolusu asker havaya uçacak desem kimse paniklemez. Çünkü plana uygun olur. Ama küçük bir belediye başkanı ölecek desem herkes kafayı yiyor. Biraz anarşi. Mevcut düzeni sarsınca her şey kaosa dönüyor. Ben kaosun elçisiyim.
Bazı insanlar para gibi "mantıklı" şeylerin peşinde değildir. Onları satın almak, korkutmak, onlarla uzlaşmak ya da pazarlık etmek mümkün değildir. Bazı insanlar sadece dünyanın yanışını seyretmek ister.
İnsanı öldürmeyen şey tuhaflaştırır.
Ya kahraman olarak ölürsün ya da yeterince uzun yaşayıp bir haine dönüştüğünü görürsün.
Bir işi iyi yapıyorsan asla bedava yapmamalısın.
Peşine düşülmesi insanın net görmesini sağlar. Kaybetmeye dayanamayacağı şeyleri düşündürür insana. Ömrünün sonuna kadar kimle olmak istediğini.
Gecenin en karanlık anı şafaktan hemen öncedir.
Şu anda sana ihtiyaçları var ama olmadığında cüzamlı gibi dışlarlar seni. Onların ahlakı, yasaları kötü bir espri gibi. Ancak dünyanın izin verdiği kadar iyiler. İşler yolunda gitmediğinde şu medeni insanlar birbirlerini yer.
İnsanlar son anlarında gerçek yüzlerini gösterirler.
Bazen gerçek yeterince iyi değildir. Bazen insanlar fazlasını hak eder.
Arabaları kovalayan bir köpeğim. Arabayı yakalasam ne yapacağımı bilemem.
Delilik yerçekimi gibidir. Sadece hafifçe itmek gerekir.
Çarpık zamanlarda, düzgün insanlar olabileceğimizi sandın. Ama yanıldın. Dünya acımasız. Ve acımasız dünyanın tek ahlakı şanstır. Tarafsız. Önyargısız. Adil.
Her şey plana göre gittiğinde kimse paniklemiyor. Plan korkunç olsa bile. Yarın basına, bir çete üyesi vurulacak ve bir kamyon dolusu asker havaya uçacak desem kimse paniklemez. Çünkü plana uygun olur. Ama küçük bir belediye başkanı ölecek desem herkes kafayı yiyor. Biraz anarşi. Mevcut düzeni sarsınca her şey kaosa dönüyor. Ben kaosun elçisiyim.
Bazı insanlar para gibi "mantıklı" şeylerin peşinde değildir. Onları satın almak, korkutmak, onlarla uzlaşmak ya da pazarlık etmek mümkün değildir. Bazı insanlar sadece dünyanın yanışını seyretmek ister.
Çarşamba, Mayıs 08, 2013
Kadın gider, adam içer. Ama bazı adamlar ağlamaz, balkona çıkar bir sigara yakarlar.
Çünkü kapalı yerlerde sigara içmek yasak.
Çünkü kadın bu da bitecek öngörüsüyle yaşarken, erkek nasıl olsa sonsuza dek sürecek yanılgısıyla yaşar. Aşık kadınlar bu yüzden hep endişeli ve huzursuzdurlar. Aşık erkekler ise melekler gibi dingin ve aptallar gibi bön.
Bazen karşına bir kadın oturuyor ve ağlıyor. Kadınlar hep ağlıyor.
Başından büyük bir aşk geçmemiş her kadın için bu bir eksikliktir; başından büyük bir aşk geçmiş her erkek için ise bu bi fazlalıktır. Erkeğin hayatında belki bir aşka yer vardır.
Kadının ise aşkında belki bir hayata... Erkekler deli gibi aşık olurlar, zamanla akıllanırlar. Kadınlar ise Akıllı gibi aşık olurlar, zamanla delilirler. Aşk, kadını ve erkeği farklı etkiler.
Aşık olan kadının gözünde başka hiçbir şeyin değeri kalmaz. Aşık olan erkeğin gözünde ise her şey yeniden değerlenir.
Aşık olmak adama yakışır, kadına asla. Kadına yakışan sadece aşktır.
Çünkü kapalı yerlerde sigara içmek yasak.
Çünkü kadın bu da bitecek öngörüsüyle yaşarken, erkek nasıl olsa sonsuza dek sürecek yanılgısıyla yaşar. Aşık kadınlar bu yüzden hep endişeli ve huzursuzdurlar. Aşık erkekler ise melekler gibi dingin ve aptallar gibi bön.
Bazen karşına bir kadın oturuyor ve ağlıyor. Kadınlar hep ağlıyor.
Başından büyük bir aşk geçmemiş her kadın için bu bir eksikliktir; başından büyük bir aşk geçmiş her erkek için ise bu bi fazlalıktır. Erkeğin hayatında belki bir aşka yer vardır.
Kadının ise aşkında belki bir hayata... Erkekler deli gibi aşık olurlar, zamanla akıllanırlar. Kadınlar ise Akıllı gibi aşık olurlar, zamanla delilirler. Aşk, kadını ve erkeği farklı etkiler.
Aşık olan kadının gözünde başka hiçbir şeyin değeri kalmaz. Aşık olan erkeğin gözünde ise her şey yeniden değerlenir.
Aşık olmak adama yakışır, kadına asla. Kadına yakışan sadece aşktır.
Salı, Mayıs 07, 2013
Hayattaki 8 Kural
İlk ve hatırı sayılır derecede yol kat etmeni sağlayacak olan kural;
Arzu etmelisin, gerçek anlamda ve kuvvetlice ama.
Öyle arzu etmelisin ki karşındakinin gözü korkmalı. Titremeli ve alev almalı gerekirse.
Çünkü zafer her zaman için onu en çok isteyenindir.
İkinci ve hayatta başarılı olmanda belirleyici rol üstlenecek olan kural ise;
Delicesine çaba harcamalı, pes etmeyip sonuna kadar mücadele etmeli ve en uç noktaya ulaşana kadar durmamalısın ki, en tepeye ve hayallerine ulaşabilesin. Emeklerinin karşılığını alıp tebessüm edebilesin. Kapasitenin ve yapabileceklerinin sınırı yok. Varsa da, onları yıkmak zorundasın. Ancak o zaman insanlara yanıldıklarını gösterebilirsin.
Çünkü başka hiçbir çaren yok.
O zincirlerin seni kolay kolay bırakacağını zannetmiyorsan tabi.
Üçüncü ve yolun sonunda içini en çok rahatlatacak kural ise;
Sağlıklı ve rasyonel düşünmelisin, bunun için olaylara farklı açılardan ve objektif olarak bakabilmeyi öğrenmen gerek. Saatlerce, gecelerce, günlerce, her saniyeni kafa patlatarak geçirmek zorunda kalsan bile.
Ancak o zaman gözünün önündeki gerçeği görmeni engelleyecek perde olan önyargılarından tam anlamıyla kurtulabilirsin.
Adımlarını buna göre atacaksın en nihayetinde.
Dördüncü ve genel olarak yanlış bilinen kural ise;
Ne olursa olsun kendine olan inancını ve umutlarını kaybetmeyeceksin. Kaybetme lüksüne sahip olmadığın birkaç şeyden biri çünkü inancın. O giderse geriye ne kaldığının önemi yok çünkü.
Sen kendine inanmayı bırakırsan, tüm dünya sana inansa da anlamı yok.
umutlarını kaybetmek seni özgürleştirmez. Bu, denemeye cesaret edemeyen ve yenilgiyi baştan kabul eden acizlerin tesellidir.
Onlar da yenilmeye mahkumdur zaten. Gerçek hayatta Fight Club kuralları geçerli değil maalesef.
Beşinci ve ihtar içerikli kural ise;
Umursamaz olmak ve düşüncesizce hareket edemek sana bir şey kazandırmaz.
Boktan ve hak etmediğini düşündüğün bir hayat dışında tabi. verdiğin her aptal karar için kendine küfredersin o zaman. Hayalini kurduğun şeyleri elde etmek yerine zorunda bırakıldıklarına biat edersin o zaman eninde sonunda. Depresyonunu nasıl atlabileceğini, gerçekten nasıl eğlenebileceğini, insanlara nasıl istediklerini yaptırabileceklerini, stresini gerçekten atmayı öğrenmen lazım.
Yoksa sen de tarihte bir toz olursun.
Altıncı ve genel olarak lafta kalan kural ise;
Hiçbir şey için, ne olursa olsun, körü körüne inanıp ona bir şeylerini adamamalısın.
gerçekten sorgulamalıdığın, onu iyice anlayıp benimsemediğin her şey için ettiğin fedaların götürüsü, getirisinden büyük olur.
Enkazın altında kalırsın. hüzünlü ve soluksuz şekilde.
İçsesinin doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmaktan aciz olmamalısın,
çünkü vicdanından başka hesap verecek kimsen yok, hiç ama hiç kimse,
eğer hayal kırıklıklarıyla başbaşa kalmak istemiyorsan tabi.
Yedinci, en detaylı ve sondan bir önceki kural ise;
Özgüvenini insanların hayal bile edemeyeceği seviyede tutup her şeye meydan okumalı, Zamanını kaybetmeden her türlü tecrübeyi edinmeli, pes etmeyi unutmalı, Her başarısız olduğunda daha da hırslanmalısın ki, Olağanüstü ve tanrı vergisi karaktere ulaşmaya yaklaşabilesin, zeka ve iradeni sınırları zorlayacak derecede geliştirebilesin.
Sekizinci ve son kural ise;
Kendi kurallarını koymalısın. Eğer uyacaksan tabi. Şimdi bi sigara ver lan yoruldum amına koyim.
Arzu etmelisin, gerçek anlamda ve kuvvetlice ama.
Öyle arzu etmelisin ki karşındakinin gözü korkmalı. Titremeli ve alev almalı gerekirse.
Çünkü zafer her zaman için onu en çok isteyenindir.
İkinci ve hayatta başarılı olmanda belirleyici rol üstlenecek olan kural ise;
Delicesine çaba harcamalı, pes etmeyip sonuna kadar mücadele etmeli ve en uç noktaya ulaşana kadar durmamalısın ki, en tepeye ve hayallerine ulaşabilesin. Emeklerinin karşılığını alıp tebessüm edebilesin. Kapasitenin ve yapabileceklerinin sınırı yok. Varsa da, onları yıkmak zorundasın. Ancak o zaman insanlara yanıldıklarını gösterebilirsin.
Çünkü başka hiçbir çaren yok.
O zincirlerin seni kolay kolay bırakacağını zannetmiyorsan tabi.
Üçüncü ve yolun sonunda içini en çok rahatlatacak kural ise;
Sağlıklı ve rasyonel düşünmelisin, bunun için olaylara farklı açılardan ve objektif olarak bakabilmeyi öğrenmen gerek. Saatlerce, gecelerce, günlerce, her saniyeni kafa patlatarak geçirmek zorunda kalsan bile.
Ancak o zaman gözünün önündeki gerçeği görmeni engelleyecek perde olan önyargılarından tam anlamıyla kurtulabilirsin.
Adımlarını buna göre atacaksın en nihayetinde.
Dördüncü ve genel olarak yanlış bilinen kural ise;
Ne olursa olsun kendine olan inancını ve umutlarını kaybetmeyeceksin. Kaybetme lüksüne sahip olmadığın birkaç şeyden biri çünkü inancın. O giderse geriye ne kaldığının önemi yok çünkü.
Sen kendine inanmayı bırakırsan, tüm dünya sana inansa da anlamı yok.
umutlarını kaybetmek seni özgürleştirmez. Bu, denemeye cesaret edemeyen ve yenilgiyi baştan kabul eden acizlerin tesellidir.
Onlar da yenilmeye mahkumdur zaten. Gerçek hayatta Fight Club kuralları geçerli değil maalesef.
Beşinci ve ihtar içerikli kural ise;
Umursamaz olmak ve düşüncesizce hareket edemek sana bir şey kazandırmaz.
Boktan ve hak etmediğini düşündüğün bir hayat dışında tabi. verdiğin her aptal karar için kendine küfredersin o zaman. Hayalini kurduğun şeyleri elde etmek yerine zorunda bırakıldıklarına biat edersin o zaman eninde sonunda. Depresyonunu nasıl atlabileceğini, gerçekten nasıl eğlenebileceğini, insanlara nasıl istediklerini yaptırabileceklerini, stresini gerçekten atmayı öğrenmen lazım.
Yoksa sen de tarihte bir toz olursun.
Altıncı ve genel olarak lafta kalan kural ise;
Hiçbir şey için, ne olursa olsun, körü körüne inanıp ona bir şeylerini adamamalısın.
gerçekten sorgulamalıdığın, onu iyice anlayıp benimsemediğin her şey için ettiğin fedaların götürüsü, getirisinden büyük olur.
Enkazın altında kalırsın. hüzünlü ve soluksuz şekilde.
İçsesinin doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmaktan aciz olmamalısın,
çünkü vicdanından başka hesap verecek kimsen yok, hiç ama hiç kimse,
eğer hayal kırıklıklarıyla başbaşa kalmak istemiyorsan tabi.
Yedinci, en detaylı ve sondan bir önceki kural ise;
Özgüvenini insanların hayal bile edemeyeceği seviyede tutup her şeye meydan okumalı, Zamanını kaybetmeden her türlü tecrübeyi edinmeli, pes etmeyi unutmalı, Her başarısız olduğunda daha da hırslanmalısın ki, Olağanüstü ve tanrı vergisi karaktere ulaşmaya yaklaşabilesin, zeka ve iradeni sınırları zorlayacak derecede geliştirebilesin.
Sekizinci ve son kural ise;
Kendi kurallarını koymalısın. Eğer uyacaksan tabi. Şimdi bi sigara ver lan yoruldum amına koyim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)